『Rekindling Kinship: A Familial Journey in Ayasofya's Shadow』のカバーアート

Rekindling Kinship: A Familial Journey in Ayasofya's Shadow

Rekindling Kinship: A Familial Journey in Ayasofya's Shadow

無料で聴く

ポッドキャストの詳細を見る

このコンテンツについて

Fluent Fiction - Turkish: Rekindling Kinship: A Familial Journey in Ayasofya's Shadow Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-11-22-23-34-02-tr Story Transcript:Tr: Havada bir serinlik vardı; yapraklar hafifçe sararmıştı.En: There was a coolness in the air; the leaves had slightly yellowed.Tr: İstanbul'un kalbi Sultanahmet Meydanı'nda, Ayasofya'nın ihtişamlı kubbeleri altında, farklı bir heyecan hissediliyordu.En: In the heart of İstanbul, in Sultanahmet Meydanı, under the magnificent domes of Ayasofya, a different kind of excitement was being felt.Tr: Emir, uzun zamandır görmediği ailesinin fertleriyle buluşmak için Ayasofya'nın önünde bekliyordu.En: Emir was waiting in front of Ayasofya to meet members of his family whom he hadn't seen in a long time.Tr: Genç adamın içinde bir huzursuzluk vardı.En: Inside the young man, there was an unease.Tr: Leyla, umursamaz tavrıyla yanına yaklaştı.En: Leyla approached him with an indifferent attitude.Tr: Leyla, genç yaşına rağmen başarılı bir mimardı ve hayatta kendi yolunu çizmişti.En: Despite her young age, Leyla was a successful architect and had carved her own path in life.Tr: "Merhaba Emir, heyecanlı mısın?"En: "Hello Emir, are you excited?"Tr: diye sordu.En: she asked.Tr: Emir, Leyla'nın sakin duruşunu kıskandı ve "Biraz," diye yanıtladı.En: Emir envied Leyla's calm demeanor and replied, "A little."Tr: İçinde yıllardır kök salmış bir huzursuzluk vardı.En: There was a restless feeling that had taken root in him for years.Tr: Ailesinin beklentileri ve kendi istekleri arasında sıkışıp kalmıştı.En: He was caught between his family's expectations and his own desires.Tr: Nihan, onu en son gördüğünden bu yana çok değişmişti.En: Nihan had changed a lot since he last saw her.Tr: Artık farklı bir kültürde yaşamış, yeni deneyimler kazanmış bir kadındı.En: She was now a woman who had lived in a different culture and gained new experiences.Tr: İlk bakışta sadece bir misafir gibiydi ama sonuçta onun kız kardeşiydi.En: At first glance, she seemed like just a guest, but after all, she was his sister.Tr: Uzun zamandır aralarındaki sessizlik adeta derin bir uçurum olmuştu.En: The silence between them for a long time had turned into a deep chasm.Tr: Ayasofya'nın içinde yankılanan ayak sesleri, geçmişten gelen yankılar gibiydi.En: The sound of footsteps echoing inside Ayasofya was like echoes from the past.Tr: Göz kamaştırıcı mozaiklerin ve yüksek kubbelerin altında, Emir ve Nihan sessizce yürüdü.En: Under the dazzling mosaics and high domes, Emir and Nihan walked silently.Tr: Leyla onları yalnız bıraktı, belki de bir şeylerin durmuş suyu kırmasını umuyordu.En: Leyla left them alone, perhaps hoping something would break the stagnant waters.Tr: Emir, sessizliğin ağırlığını taşıyamadı.En: Emir couldn't bear the weight of the silence.Tr: "Nihan, biz neden böyle olduk?"En: "Why did we become like this, Nihan?"Tr: dedi sonunda.En: he finally said.Tr: Sözleri yankılandı ve mozaiklerin üzerinden dökülerek geri geldi.En: His words echoed back, spilling over from the mosaics.Tr: Nihan durdu, derin bir nefes aldı.En: Nihan stopped, took a deep breath.Tr: "Sana kızgındım.En: "I was angry with you.Tr: Çünkü beni anlamadın," dedi gözleri dolarak.En: Because you didn't understand me," she said, her eyes welling up.Tr: Emir omuz silkti.En: Emir shrugged.Tr: "Evet, ama hepimiz bir şeylere kızgındık.En: "Yes, but we were all angry at something.Tr: Sürekli bir beklenti vardı.En: There was always an expectation.Tr: Ailemizin gözü önündeki her yanlış, her doğruyu örttü."En: Every mistake in front of our family overshadowed every right."Tr: Yaklaşan kışın serinliği hissettikçe, sohbetleri de aydınlanıyordu.En: As they felt the approaching chill of winter, their conversation also lightened.Tr: Nihan, "Şimdi geri döndüm.En: Nihan said, "Now I'm back.Tr: Yanlışlarımızı düzeltebiliriz," dedi.En: We can fix our mistakes."Tr: Emir'in gözlerinde bir umut ışığı belirdi.En: A light of hope appeared in Emir's eyes.Tr: "Evet, geçmişi geride bırakıp yeni bir sayfa açabiliriz.En: "Yes, we can leave the past behind and open a new page.Tr: Ancak bunu birlikte yapmalıyız."En: But we have to do it together."Tr: Ayasofya'nın yüksek tavanları altında sesi yankılanarak birbirlerine söz verdiler; aile olduğunuzu asla unutmayın.En: Under the high ceilings of Ayasofya, their voices echoed as they promised each other; never forget you are family.Tr: Tekrar kardeş oldular; sadece geçmişin gölgelerinden sıyrılarak değil, aynı zamanda geleceği de birlikte kurarak.En: They became siblings again; not only by shedding the shadows of the past but also by building the future together.Tr: Emir, Leyla ve Nihan, dışarıya çıktı.En: Emir, Leyla, and Nihan stepped ...
まだレビューはありません