『Candlelit Confessions: A Stormy Night of Truth and Friendship』のカバーアート

Candlelit Confessions: A Stormy Night of Truth and Friendship

Candlelit Confessions: A Stormy Night of Truth and Friendship

無料で聴く

ポッドキャストの詳細を見る

このコンテンツについて

Fluent Fiction - Turkish: Candlelit Confessions: A Stormy Night of Truth and Friendship Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-11-17-08-38-20-tr Story Transcript:Tr: Sonbaharın serin rüzgarları, üniversite yurdunun pencerelerine vurarak içerideki sessizliği boğuyordu.En: The cool winds of autumn were beating against the windows of the university dormitory, stifling the silence inside.Tr: Emir, köhne bir kanepeye oturmuş, kitaplarını raf gibi kullandığı dar abaküs sehpanın üstündeki mum ışığının yetersizliğini izliyordu.En: Emir sat on a worn-out couch, observing the inadequacy of the candlelight on the narrow abacus table which he used as a bookshelf.Tr: Yağmur camda izler bırakırken, salon sessizdi; fakat dışarıdaki fırtına tüm gücüyle esiyordu.En: The rain left marks on the window, and the room was silent; however, the storm outside was blowing with full force.Tr: O akşam Leyla ve Kerem, Emir'in odasına gelmişti.En: That evening, Leyla and Kerem had come to Emir's room.Tr: Hep birlikte çalışmayı planlamışlardı ancak beklenmedik bir hava muhalefeti nedeniyle elektrikler kesilmişti.En: They had planned to study together, but due to an unexpected weather disruption, the electricity had gone out.Tr: Emir, bu karanlıkta kendini rahat hissetmiyordu.En: Emir didn’t feel comfortable in this darkness.Tr: Arkadaşlarının varlığı, içinde sakladığı duyguları daha da belirgin hale getiriyordu.En: The presence of his friends made the emotions he kept hidden even more apparent.Tr: Kalbinin çarpıntısı, Leyla'ya olan hislerini itiraf etme ihtiyacıyla harmanlanıyordu.En: The beating of his heart was mingling with the need to confess his feelings for Leyla.Tr: Kerem, bu tür anlarda genellikle espri yapar, ortamı yumuşatırdı.En: In such moments, Kerem usually made jokes to lighten the mood.Tr: "Korkacak bir şey yok, karanlık sadece karanlıktır," diyerek gülümsedi.En: "There is nothing to fear; darkness is just darkness," he said with a smile.Tr: Fakat Emir, bu gece Kerem'in rahat tavırlarına ayak uyduramıyordu.En: But this night, Emir couldn’t follow Kerem's relaxed demeanor.Tr: Leyla, Elif Şafak'ın romanını bir kenara bırakarak mum ışığında odayı gözleriyle taradı.En: Leyla put aside Elif Şafak's novel and scanned the room in the candlelight.Tr: Herkesin yüzünde bir tebessüm vardı ama Emir'in zihni başka düşüncelerle doluydu.En: There was a smile on everyone’s face, but Emir's mind was filled with other thoughts.Tr: Sonunda, Emir karanlıkta bir an Cesaret buldu.En: Finally, in the darkness, Emir found a moment of courage.Tr: "Leyla, seninle konuşmam gereken bir şey var," diye kekeleyerek söze başladı.En: "Leyla, there is something I need to talk to you about," he began, stammering.Tr: Karanlık odanın başka bir dünyası vardı, sanki söylenecek sözcükler daha bir ağırlaşıyordu.En: The dark room felt like a different world, as if the words to be spoken became heavier.Tr: Kerem bir an sessizleşti, bu ani açıklamadan dolayı kulak kesilmişti.En: Kerem fell silent for a moment, listening intently to this sudden revelation.Tr: Leyla, merakla Emir'e yaklaştı.En: Leyla approached Emir with curiosity.Tr: "Tabii, nedir Emir?" dedi yumuşak bir sesle.En: "Of course, what is it, Emir?" she said softly.Tr: Emir derin bir nefes aldı ve ilk defa kendi içinde sakladığı düşünceleri kelimelere döktü.En: Emir took a deep breath and for the first time put into words the thoughts he had kept inside.Tr: "Leyla, uzun zamandır bir sırrım var.En: "Leyla, I’ve had a secret for a long time.Tr: Sana karşı bir şeyler hissediyorum."En: I have feelings for you."Tr: Karanlıkta bir sessizlik yaşandı, arada yalnızca fırtınanın ve yağmurun sesi yankılanıyordu.En: There was a moment of silence in the darkness, with only the sound of the storm and rain echoing in between.Tr: Leyla'nın yüzü görülmüyordu ama Emir, onun gözlerinin kendisine yoğunlaştığını hissediyordu.En: Leyla's face was unseen, but Emir sensed that her eyes were focused on him.Tr: Kalbi daha da hızlı atmaya başladı.En: His heart began to pound even faster.Tr: Leyla, nazik bir gülümsemeyle karşılık verdi.En: Leyla responded with a gentle smile.Tr: "Emir, bu cesaretin için teşekkür ederim.En: "Emir, thank you for your courage.Tr: Kerem'i seviyorum fakat seninle arkadaş kalmak benim için çok önemli."En: I love Kerem, but it’s very important to me that we remain friends."Tr: Emir bu cümleyi duyduğunda, yüreğindeki yükün hafiflediğini hissetti.En: When Emir heard this sentence, he felt the burden in his heart lighten.Tr: Leyla'nın açıklığı ve güzelliği, içindeki karmaşıklığı çözmüştü.En: Leyla's openness and grace had resolved the turmoil within him.Tr: Fırtına yavaş yavaş sakinleşirken, Emir düşündü ki, bazen ...
まだレビューはありません