『Hüsnükabul』のカバーアート

Hüsnükabul

Hüsnükabul

著者: Apaçık Radyo
無料で聴く

このコンテンツについて

Hüsnükabul programı insanların "öteki” ile (başkalarıyla) ile olan biraradalık ilişkilerini tartışan bir radyo programı. Kalıcılık ve geçicilik, içerme ve dışlama, kamusal ve özel, misafir ve ev sahibi kavramlarına mültecilik perspektifinden hak temelli olarak yaklaşıyor. Hazırlayan ve sunan: Ferhat Kentel, Taha Elgazi, Waseem Ahmad SiddiquiApaçık Radyo 政治・政府 政治学
エピソード
  • ABD destekli Filistin savaşı Esther Projesi'nden sınırdaki şiddete kadar otoriterliği ülke içinde nasıl yaygınlaştırıyor?
    2025/10/08

    Zaman zaman geri dönmek, yanlış anladıklarımızı veya anlamakta zorlandıklarımızı tekrar yakında görmek için yardımcı oluyor.

    Bu yayında önemli bir konuya odaklanmak istiyoruz: Esther Projesi.

    Hatırlarsanız, Noura Erakat, Filistinli aktivist, Rutgers Üniversitesi'nde hukuk profesörü ve aylar önce, Aralık 2024 tarihinde, Boston Review’de bir yazı kaleme almış ve “Bumerang Geri Dönüyor: ABD destekli Filistin savaşı, Esther Projesi'nden sınırdaki şiddete kadar otoriterliği ülke içinde nasıl yaygınlaştırıyor?” sorusunu sormuştu. Bugün bu yazıya tekrar dönmek istiyoruz.

    Bunun nedeni ise Noura Erakat’ın "bumerang etkisi" diye tanımladığı şey, 'Esther Projesi'nden sınırdaki şiddete kadar otoriterliği ülke içinde nasıl yaygınlaştırıyor?' sorusunda vuku buluyor.

    Bu bumerang etkisinin hatırlatmak adına, Martinikli şair, oyun yazarı ve politikacıydı, Aimé Césaire’in sözlerine aktarmak istiyorum. Aime Cesaire, emperyalizm ve bumerang ilişkiyle ilgili şöyle diyor, “Bir erkek ev bekçisine sadistçe şiddet uygulayıp eşine karşı nazik olamaz. Bir kadın kocasına karşı zalim olup çocuğuna karşı nazik olamaz.”

    Bu sadist erk iktidar, hem ulus içinde hem de ulus dışında şiddeti sürdürmeye devam ediyor. Ancak, önce ülke içinde şiddet üreterek başlıyor ve bunun pek farkında değil. Ulus içinde bir barış veya bir huzur arzuluyor. Fakat tam tersi olan şey oluyor; bumerang etkisi oluyor ve şiddete dönüşüyor.

    Şu an ABD’de gündeme gelen Project Esther, Filistin dayanışma hareketlerini bastırmayı hedefleyen politikalarıyla büyük tartışma yarattı. Heritage Foundation tarafından hazırlanan bu belge, Filistin yanlısı grupları “Hamas destek ağı” olarak yaftalayarak, akademik ve sivil alanlarda ifade özgürlüğünü daraltma tehlikesi taşıyor. Eleştirmenlere göre, bu girişim sadece ABD içindeki özgürlükleri değil, küresel düzeyde hak savunuculuğunu da tehdit ediyor. Bu tablo, devletlerin güvenlik ve siyaset adına attığı adımların çoğu zaman insan hayatı, onuru ve özgürlüğü pahasına atıldığını bir kez daha hatırlatıyor.

    続きを読む 一部表示
    27 分
  • Trump’ın BM Konuşması: Göç, Emperyalizm ve Adalet Arayışı
    2025/10/01

    Trump, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na altı yıl aradan sonra döndüğü konuşmasında göçmenleri hedef aldı; sınırların kapatılmasını, “açık sınır” politikalarının terk edilmesini ve Birleşmiş Milletler’in “yozlaşmış bir yapı” olarak görülmesini savundu. Bu söylemler, kan ve toprak milliyetçiliğinin yeniden üretilmesine zemin hazırlarken göçmenlerin yaşam hakkını da doğrudan tehdit ediyor.

    The Guardian’ın araştırmaları, göçmen emeğinin nasıl sistematik biçimde sömürüldüğünü gözler önüne seriyor. Birleşik Krallık’tan Türkiye’ye gönderilen atıkların geri dönüşüm tesislerinde mültecilerin kölelik koşullarında çalıştırıldığı; iş cinayetlerinde düzenli olarak hayatlarını kaybettikleri ortaya konuyor. Bu tablo, atık sömürgeciliğinin görünmez ama ölümcül yüzünü açığa çıkarıyor.

    Göçmen ve Mülteci Dayanışma Ağı’nın son açıklaması ise Nicolai Palamarcıuc cinayetinin “münferit” değil, cezasızlık ve sömürü düzeninin bir sonucu olduğunu vurguluyor. Irkçılık, patriyarka, kapitalizm ve iklim krizinin kesişiminde en savunmasız bırakılan göçmenlerin mücadelesi, küresel adalet arayışının tam merkezinde duruyor. Programda, bu çok katmanlı tabloyu birlikte ele alıyoruz.

    続きを読む 一部表示
    27 分
  • "Elimde bir bulut" - Gaza Biennale Istanbul
    2025/09/24

    Geçtiğimiz hafta Tütün Depo'da 'Elimde Bir Bulut' ('A Cloud In My Hand') başlıklı Gaza Biennale Istanbul sergisi açıldı. Sanatçıların kendi inisiyatifiyle bir araya getirdikleri ve eserlerini bağışladıkları bu sergide Gazze'den yaklaşık 50 sanatçı yer alıyor.

    2024 yılında, nefes kesici bir sanatsal direniş eylemiyle ve Ramallah yakınlarındaki Al Risan dağındaki Yasak Müze ile işbirliği içinde, Gazze'deki sanatçılar kuşatma altındaki bir plajdan Gazze Bienali'ni başlattılar. O zamandan beri, dünya çapındaki sanat kurumları Gazze Bienali Pavyonları'na ev sahipliği yapmaya başladı. Bu, ulusal temsilleri, sanatsal yakınlık ve ittifakın ulus ötesi bir inisiyatifiyle ve yerinden edilmiş insanların dayanışma gerçekleşiyor.

    Bu vesileyle, bize katılan sanatçılar sırasıyla: Shulamit Bruckstein, Reinse Chahine, Tanji Khaled ve Kubilay Özmen.

    続きを読む 一部表示
    29 分
まだレビューはありません