Erkcan Özcan'ın havalimanı maceralarına bu sefer CERN'den aldığı dozimetresi de eşlik ediyor. Londra uçuşu öncesi çantasında unuttuğu cihazı güvenlikten geçirmek söz konusu olunca işler karışıyor: paniğe kapılmak mı, yoksa son anda muzip bir fikirle günü kurtarmak mı? "Böyle bir şey sadece Erkcan'ın başına gelir,' dememek mümkün mü?

Bizi sosyal medyadan takip edin:

Artisan

Prof. Dr. Erkcan Özcan

Reklam ve iş birliği için tıklayın

Bu sefer, akademik dünyanın ciddiyetinden çıkıp dans pistinin özgürlüğüne yolculuk ediyoruz. Erkcan Özcan’ın araştırmalar ve dersler arasında şekillenen hayatına bir gün dans dahil oluyor. Hem de sadece bir hobi olarak değil, kendini ifade etmenin, özgürleşmenin ve iç dünyasıyla yeniden bağ kurmanın bir yolu olarak. Hazırsanız, kulaklığınızı takın ve bu ritmik keşif yolculuğuna siz de katılın.

Bizi sosyal medyadan takip edin:

Artisan

Prof. Dr. Erkcan Özcan

Reklam ve iş birliği için tıklayın

Erkcan Özcan, bu bölümde bizi okul yıllarına ışınlıyor: İlk kez yurt dışına çıkıyor...

Hem de bir matematik yarışması için! Pasaport yeni, heyecan tavanda, hayaller havada uçuşuyor🌍✈️. Burdan bir halt olmaz derken salonu inleten bir anons: “Örkan Ozkan!” Kafasında hemen tek bir soru beliriyor: “Ben bir şey mi yaptım?” Tabii alkışları duyunca jeton düşüyor... Ama asıl olay ödül değil ona giden yolda yaşananlar. Birlikte gençliğin başlangıcındaki bu anı yolculuğuna eşlik ediyoruz.

Bizi sosyal medyadan takip edin:

Artisan

Prof. Dr. Erkcan Özcan

Reklam ve iş birliği için tıklayın

Bir yolculuğa çıkıyorsunuz: Pasaport cebinizde, evraklar çantada, hayaller gökyüzünde... Peki ya vize? Hah, işte orada işler karışıyor! Ha kaybettim ha buldum travmalarından sonra kader ona gülüyor ve Erkcan Özcan kendini vizesiz gittiği bir ülkede buluyor! Vizeleri boşverin, bavulu kapın, çünkü bu yolculuk mantıkla değil, tesadüfle çalışıyor. Vizelere elveda, şansa merhaba!

Bizi sosyal medyadan takip edin:

Artisan

Prof. Dr. Erkcan Özcan

Reklam ve iş birliği için tıklayın

Erkcan Özcan’la birlikte, Stanford’da geçen bol mücadeleli ve zaman zaman krizli bir doktora yolculuğuna çıkıyoruz.

Çalışacağı alanı seçmeye çalışırken yaşadığı kafa karışıklıkları mı dersiniz, yeterlilik sınavında “tamam, buraya kadarmış” dediği anda gelen o mucizevi aydınlanma mı yoksa zorlu danışman hocasının karşısında döktüğü ecel terleri mi?

Dinledikten sonra belki de şöyle diyeceksiniz:

“En zor anlar, bir gün en iyi hikâyelere dönüşüyor.”

Bizi sosyal medyadan takip edin:

Artisan

Prof. Dr. Erkcan Özcan

Reklam ve iş birliği için tıklayın

Bu bölümde aklımıza takılan bir büyük sorunun peşine düşüyoruz: Dünya düz ve biz mi yamuktuk yoksa dünya yuvarlaktı da biz mi düzdük? Kitaplar yazıyor veya uzmanlar söylüyor diye değil deney yaparak “kenardan düşer miyiz?” gibi soruları nasıl irdeleyeceğimizi tartışıyoruz. Sorgulayan zihinlerin tecrübeden bağımsız olarak birbirlerine öğretebilecekleri değerler olduğunu Erkcan Özcan’ın öğrencisiyle yaşadığı hikayesinde dinliyoruz!

Bizi sosyal medyadan takip edin:

Artisan

Prof. Dr. Erkcan Özcan

Erkcan Özcan ve fizikçi arkadaşları, laboratuvardan çıkıp bambaşka bir mücadeleye başlarlar: Ülkelerinin CERN’e üyelik sürecini şarampole yuvarlanmaktan kurtarmak! Ama işler düşündükleri gibi gitmez. Buradaki denklem sadece parçacıkları değil, bürokrasiyi de içermektedir. Fizik formülleriyle diplomasi kuralları çarpışırken, hayalleri kâğıt yığınları altında ezilecek mi, yoksa azim ve inanç galip mi gelecek? 🚀 Birlikte bu umut dolu hikayeyi dinliyoruz.

Bizi sosyal medyadan takip edin:

Artisan

Prof. Dr. Erkcan Özcan

Reklam ve iş birliği için tıklayın

Kızının doğumu sırasında doğumhanede bayılmanın eşiğine gelen Erkcan Özcan’a doktorlar beklenmedik bir yöntem uyguluyor ve ortaya sıra dışı bir hikaye çıkıyor. Birlikte bir babanın en duygusal saniyelerinin enteresan bir hikayeye dönüşmesine eşlik ediyoruz.

Bizi sosyal medyadan takip edin:

Artisan

Prof. Dr. Erkcan Özcan

Reklam ve iş birliği için tıklayın