『Hearts Reunited: A Journey Through Cappadocia's Winter Skies』のカバーアート

Hearts Reunited: A Journey Through Cappadocia's Winter Skies

Hearts Reunited: A Journey Through Cappadocia's Winter Skies

無料で聴く

ポッドキャストの詳細を見る

このコンテンツについて

Fluent Fiction - Turkish: Hearts Reunited: A Journey Through Cappadocia's Winter Skies Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-10-23-34-02-tr Story Transcript:Tr: Cappadocia'da kış soğuk ama güzeldi.En: Winter in Cappadocia was cold but beautiful.Tr: Yeryüzündeki peribacaları, karla kaplanmış halde, sanki başka bir dünyadanmış gibi duruyordu.En: The fairy chimneys, covered in snow, looked as if they were from another world.Tr: Hava tertemizdi ve kışın o tatlı serinliği insanın içini kaplardı.En: The air was pristine, and that sweet chill of winter filled one's heart.Tr: Eylül ve Mert, bu güzel manzarada bir araya gelmişlerdi.En: Eylül and Mert had come together in this beautiful landscape.Tr: Onların amacı bu sessiz ve huzurlu mekanda geçmişin yüklerinden kurtulmak ve aralarındaki bağları yeniden güçlendirmekti.En: Their goal was to shed the burdens of the past in this quiet and peaceful place and to strengthen their bonds once more.Tr: Eylül, her zaman mantıklı ve sağlam adımlar atan biriydi.En: Eylül was always someone who took logical and solid steps.Tr: Ailede her şeyin düzelmesi onun sorumluluğu altında gibi hissetmişti kendini.En: She felt as if everything in the family needed to be fixed was under her responsibility.Tr: Mert ise daha duygusal ve yaratıcılığa meyilli.En: Mert, on the other hand, was more emotional and inclined towards creativity.Tr: Eylül'ün gölgesinde kalmış, ama kendi yolunu bulmak için içsel bir arayıştaydı.En: He had remained in Eylül's shadow but was in an internal quest to find his own path.Tr: Ebeveynlerinin ölümünden sonra pek çok şey hissizleşmişti.En: After the death of their parents, many things had become numb.Tr: Yeni bir yıl yaklaşıyordu ve beraberinde değişim ihtiyacı getiriyordu.En: A new year was approaching, bringing with it a need for change.Tr: Eylül, Mert ile yeniden bir bağ kurmanın bir yolunu bulmak istiyordu.En: Eylül wanted to find a way to reconnect with Mert.Tr: Belki de zaman ve mekan doğruydu: Kapadokya'nın büyülü atmosferi ve ebeveynlerinin en sevdiği yer.En: Perhaps the time and place were right: the magical atmosphere of Cappadocia and their parents' favorite place.Tr: Bir sabahın erken saatlerinde, Eylül, Mert'e yanına gelmesini istedi.En: One early morning, Eylül asked Mert to come over.Tr: “Birlikte bir sıcak hava balonuna binelim,” dedi sakince.En: "Let's take a hot air balloon ride together," she said calmly.Tr: “Bu, onların sevdiği yerdi, hatırlıyor musun?”En: "This was their favorite place, do you remember?"Tr: Mert şaşırmıştı ama aynı zamanda meraklıydı.En: Mert was surprised but also curious.Tr: Balon yavaşça yükselirken, ayaklarının altındaki dünya küçülmeye başlamıştı.En: As the balloon slowly ascended, the world beneath their feet began to shrink.Tr: Gökyüzü, turuncu ve kırmızı renklere bürünmüştü.En: The sky was painted in shades of orange and red.Tr: Manzara etkileyiciydi ve sessizliğin içinde konuşmak daha kolaydı.En: The view was impressive, and it was easier to talk amidst the silence.Tr: "Eylül," dedi Mert bir süre sonra.En: "Eylül," Mert said after a while.Tr: "Onları çok özledim.En: "I miss them so much.Tr: Sanki her şey yarım kaldı."En: It feels like everything was left incomplete."Tr: Eylül derin bir nefes aldı, her zaman güçlü olmak zorunda hissettiği duvarları biraz olsun indirerek.En: Eylül took a deep breath, lowering the walls she always felt she had to keep strong.Tr: "Ben de, Mert.En: "I do too, Mert.Tr: Ama burada, onların anılarını birlikte yaşatabiliriz.En: But here, we can keep their memory alive together.Tr: Aynı zamanda kendi yolumuzu bulmalıyız."En: At the same time, we must find our own path."Tr: "Sence başarabilir miyiz?" diye sordu Mert.En: "Do you think we can succeed?" Mert asked.Tr: "Birbirimize destek olursak, neden olmasın?" dedi Eylül, gözlerinde ufak bir gülümseme ile.En: "If we support each other, why not?" replied Eylül, with a small smile in her eyes.Tr: “Sen yaratıcı ve cesursun.En: "You are creative and brave.Tr: Bense biraz daha..." Başını örtülü dağlara çevirdi, kelimeler kafasında dolanırken.En: And I might be a little more..." She turned her gaze to the snow-covered mountains, words spinning in her head.Tr: "Belki, daha duygusal olmayı öğrenebilirim."En: "Perhaps I can learn to be more emotional."Tr: Balon, peribacalarının üzerindeyken, Eylül ve Mert aralarındaki mesafeleri azaltmışlardı.En: While the balloon hovered over the fairy chimneys, Eylül and Mert had closed the distances between them.Tr: Geçmiş travmaları, gelecek umutlarıyla değiştirmişlerdi.En: They had replaced past traumas with hopes for the future.Tr: Bir kez daha yere indiklerinde, hava soğuk, ama kalpleri sıcaktı.En: Once they were back on the ground, the air...
まだレビューはありません